Sepetim (0) Toplam: 0,00TL
%30
yayincilarkooperatifi.com

Tespih

Liste Fiyatı : 30,00TL
İndirimli Fiyat : 21,00TL
Kazancınız : 9,00TL
Taksitli fiyat : 12 x 2,24TL
9786058527058
847547
Tespih
Tespih
21.00
Bazen gerçekleri daha iyi anlayabilmek için çağımızdan uzaklaşmamız gerekir. Alışkanlarımızdan, değer yargılarımızdan, inançlarımızdan, doğrularımızdan, yanlışlarımızdan, kimliğimizden… çok uzaklara savrulmalıyız. Bilmediğimiz yerlerde dolaşmak, oranın havasını solumak, o zamanın kokusunu almak, orada yaşayan insanların duygularını yüreğimizde hissetmek gerekir. Kuş bakışı gibidir bu. Uzaktan, hatta yabancı bir göz... Üstelik bizi de soyan… Ancak çırılçıplak kalınca anlarız üzerimize giydirilen o demir elbiselerin ağırlığını. Tüy kadar hafif olunca tekrar dönebiliriz çağımıza. İşte o zaman sorgulayabiliriz bize giydirilen ne varsa. Ancak zordur bu, kimse fark etmez ağırlığını edebiyat olmasa. Halil İçöz'ün Tesbih adlı eserinde Osmanlı'nın son dönemlerine gittim. Cano ve Kawe'nin evine konuk oldum. Ailelerini tanıdım. Onların aşkına şahit oldum. Ve Cano'nun askere alınıp Arap ellerinde savrulmasına, hatta köleliğine. İçim sızım sızım sızladı. Cano'yu hüzünle takip ettim her gittiği yerde. Kawe'nin çaresizliğini içimde hissettim. Onun aşkına rağmen geleneklere ve dedikodulara çocukları için karşı çıkamayışını anladım. İçim burkuldu. Soyundum romanı okurken önyargılarımdan. Hiçbir yere ait olmadım. Ve devlet, aslında insanlara ne kadar uzak… İnsanlar günlük uğraşıları içinde aileleri ile yaşayıp giderken yönetenler onlardan her şey istiyor. Koparıp alıyor acımasızca sevdiklerinden. Uzaklara, ta uzaklara, hatta savaşa gönderiyor onları gözünün yaşına bakmadan. Ardında bıraktıkları ne yaşar, neyle karşılaşır, neler çeker, bir daha eski yaşantılarına dönebilirler mi, umursamadan. Oysa bizler, demirden elbiselerimiz içindeyken "Bu gerekli" deriz birbirimize. Karşı tarafta olanları suçlarız alabildiğine. Kin duyarız onlara. Ağzımızda köpük köpük salyalarla saldırırız. Onların da mazlum olduğunu, aslında bizim gibi kurban olduğunu anlamayız bir türlü. Bizi kışkırtanlar, birbirimize saldırtanlar yerine biz bedel öderiz. Tespih adlı romanında bunu anlıyoruz işte. O çağda ve günümüzde yaşanan olaylar nedeniyle insanlara savaş gerekli diye yutturulmasının, insanların evinden, ailelerinden, günlük işlerinden koparılmalarının zalimliğini, hatta bunun bir çeşit kölelik olduğunu anlıyoruz. Vicdani ret hakkının ne kadar gerçekçi, insani bir talep olduğunu hissediyor, hatta düşünüyoruz. Öylesine yalın bir anlatımı var ki Halil İçöz'ün, hüzünlenirken silkiniyor, kendimize geliyoruz.
  • Açıklama
    • Bazen gerçekleri daha iyi anlayabilmek için çağımızdan uzaklaşmamız gerekir. Alışkanlarımızdan, değer yargılarımızdan, inançlarımızdan, doğrularımızdan, yanlışlarımızdan, kimliğimizden… çok uzaklara savrulmalıyız. Bilmediğimiz yerlerde dolaşmak, oranın havasını solumak, o zamanın kokusunu almak, orada yaşayan insanların duygularını yüreğimizde hissetmek gerekir. Kuş bakışı gibidir bu. Uzaktan, hatta yabancı bir göz... Üstelik bizi de soyan… Ancak çırılçıplak kalınca anlarız üzerimize giydirilen o demir elbiselerin ağırlığını. Tüy kadar hafif olunca tekrar dönebiliriz çağımıza. İşte o zaman sorgulayabiliriz bize giydirilen ne varsa. Ancak zordur bu, kimse fark etmez ağırlığını edebiyat olmasa. Halil İçöz'ün Tesbih adlı eserinde Osmanlı'nın son dönemlerine gittim. Cano ve Kawe'nin evine konuk oldum. Ailelerini tanıdım. Onların aşkına şahit oldum. Ve Cano'nun askere alınıp Arap ellerinde savrulmasına, hatta köleliğine. İçim sızım sızım sızladı. Cano'yu hüzünle takip ettim her gittiği yerde. Kawe'nin çaresizliğini içimde hissettim. Onun aşkına rağmen geleneklere ve dedikodulara çocukları için karşı çıkamayışını anladım. İçim burkuldu. Soyundum romanı okurken önyargılarımdan. Hiçbir yere ait olmadım. Ve devlet, aslında insanlara ne kadar uzak… İnsanlar günlük uğraşıları içinde aileleri ile yaşayıp giderken yönetenler onlardan her şey istiyor. Koparıp alıyor acımasızca sevdiklerinden. Uzaklara, ta uzaklara, hatta savaşa gönderiyor onları gözünün yaşına bakmadan. Ardında bıraktıkları ne yaşar, neyle karşılaşır, neler çeker, bir daha eski yaşantılarına dönebilirler mi, umursamadan. Oysa bizler, demirden elbiselerimiz içindeyken "Bu gerekli" deriz birbirimize. Karşı tarafta olanları suçlarız alabildiğine. Kin duyarız onlara. Ağzımızda köpük köpük salyalarla saldırırız. Onların da mazlum olduğunu, aslında bizim gibi kurban olduğunu anlamayız bir türlü. Bizi kışkırtanlar, birbirimize saldırtanlar yerine biz bedel öderiz. Tespih adlı romanında bunu anlıyoruz işte. O çağda ve günümüzde yaşanan olaylar nedeniyle insanlara savaş gerekli diye yutturulmasının, insanların evinden, ailelerinden, günlük işlerinden koparılmalarının zalimliğini, hatta bunun bir çeşit kölelik olduğunu anlıyoruz. Vicdani ret hakkının ne kadar gerçekçi, insani bir talep olduğunu hissediyor, hatta düşünüyoruz. Öylesine yalın bir anlatımı var ki Halil İçöz'ün, hüzünlenirken silkiniyor, kendimize geliyoruz.
      Stok Kodu
      :
      9786058527058
      Boyut
      :
      13,5x21
      Sayfa Sayısı
      :
      126
      Basım Yeri
      :
      İstanbul
      Basım Tarihi
      :
      1997
      Kapak Türü
      :
      Karton Kapak
      Kağıt Türü
      :
      Kitap Kağıdı
      Dili
      :
      Türkçe
  • Taksit Seçenekleri
    • Diğer Kartlar
      Taksit Sayısı
      Taksit tutarı
      Genel Toplam
      3
      7,66   
      22,98   
      6
      4,04   
      24,26   
      9
      2,84   
      25,55   
      12
      2,24   
      26,83   
  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat