Ölüm Ne Yana Düşer UstaDiyarbakır, Suruç, Ankara Katliamları
10 Ekim 2015 Cumartesi günü, mevsime inat, güneşli bir gündü. Kitlelerin Ankara Garı’na aktığı kalabalık, coşkulu, heyecanlı, sevinçli bir gün…
Öyle başladı.
Güneşli, kalabalık, coşkulu, heyecanlı, sevinçli gün ve hayat… saat 10.04’te durdu…
Saatlerin, günlerin ve ayların kederli akışından sonra kendimize ilk sorduğumuz soru bu oldu; biz neden böyle bir şiddetin öznesi olduk? Sadece Ankara’da Garın hemen önünde değil, Diyarbakır’da çok kalabalık İstasyon Meydanı’nda, Suruç’ta Amara Kültür Merkezi’nin küçücük bahçesinde neden öldük?
Buzdolabında ölü çocukların, sokaklarında ölü anaların olduğu bir zamana ve mekâna nasıl sıkıştık?
Sorular soruları taşıdı.
Çok değil elli yıl öncesinin genç, devrimci, romantik Filistin halk savaşçıları nasıl olmuştu da yerini, kendisine benzemeyeni yok etmek isteyen acımasız İslamcı intihar eylemcilerine bırakmıştı?
Nasıl olmuştu da, Ortadoğu’nun otokratik yönetimleri kendi çeperlerinde bir isyan dalgasına yol açmıştı? Nasıl ve neden? O isyanlara sonra ne olmuştu?
Ortadoğu dediğimiz yer nerede başlıyor, nerede bitiyordu?
Kendilerinin olmayan topraklarda başka ülkelerin askerleri ne arıyordu?
Bize ait olmayan topraklarda bizim ne işimiz vardı?
Irak ve Suriye arasındaki sınır belirsizleşirken, hükümranlığı zayıf(latılmış) bu iki ülkenin Türkiye ile sınırına ne olmuştu?
Türkiye’nin bir güney sınırı var mıydı? Varsa intihar yeleği kuşanmış adamlar o sınırdan nasıl geçebilmişti?
Bu adamlara yardım eden başka adamlar, yıllardır izlenmiyor muydu?
Türkiye karayolları nasıl olmuştu da bir “cihad otobanına” dönüşmüştü?
Sınırı geçen ve kendileri için hazır edilmiş intihar yeleklerini kuşananlar Türkiye karayollarını nasıl bu kadar kolayca aşabilmiş ve hedeflerine varmışlardı?
Biz neden hedef olmuştuk? Diyarbakır’da, Suruç’ta, Ankara’da, Gaziantep’te ve daha birçok yerde…
Bu kitap, bir idrak gayretinin ürünü… Soruların soruları izlediği bu kitap hem de bir borcu ödemek için yazıldı… Arda kalanların gidenlere borcu… Unutulmasınlar, hep bilinsinler diye..
- Açıklama
10 Ekim 2015 Cumartesi günü, mevsime inat, güneşli bir gündü. Kitlelerin Ankara Garı’na aktığı kalabalık, coşkulu, heyecanlı, sevinçli bir gün…
Öyle başladı.
Güneşli, kalabalık, coşkulu, heyecanlı, sevinçli gün ve hayat… saat 10.04’te durdu…
Saatlerin, günlerin ve ayların kederli akışından sonra kendimize ilk sorduğumuz soru bu oldu; biz neden böyle bir şiddetin öznesi olduk? Sadece Ankara’da Garın hemen önünde değil, Diyarbakır’da çok kalabalık İstasyon Meydanı’nda, Suruç’ta Amara Kültür Merkezi’nin küçücük bahçesinde neden öldük?
Buzdolabında ölü çocukların, sokaklarında ölü anaların olduğu bir zamana ve mekâna nasıl sıkıştık?
Sorular soruları taşıdı.
Çok değil elli yıl öncesinin genç, devrimci, romantik Filistin halk savaşçıları nasıl olmuştu da yerini, kendisine benzemeyeni yok etmek isteyen acımasız İslamcı intihar eylemcilerine bırakmıştı?
Nasıl olmuştu da, Ortadoğu’nun otokratik yönetimleri kendi çeperlerinde bir isyan dalgasına yol açmıştı? Nasıl ve neden? O isyanlara sonra ne olmuştu?
Ortadoğu dediğimiz yer nerede başlıyor, nerede bitiyordu?
Kendilerinin olmayan topraklarda başka ülkelerin askerleri ne arıyordu?
Bize ait olmayan topraklarda bizim ne işimiz vardı?
Irak ve Suriye arasındaki sınır belirsizleşirken, hükümranlığı zayıf(latılmış) bu iki ülkenin Türkiye ile sınırına ne olmuştu?
Türkiye’nin bir güney sınırı var mıydı? Varsa intihar yeleği kuşanmış adamlar o sınırdan nasıl geçebilmişti?
Bu adamlara yardım eden başka adamlar, yıllardır izlenmiyor muydu?
Türkiye karayolları nasıl olmuştu da bir “cihad otobanına” dönüşmüştü?
Sınırı geçen ve kendileri için hazır edilmiş intihar yeleklerini kuşananlar Türkiye karayollarını nasıl bu kadar kolayca aşabilmiş ve hedeflerine varmışlardı?
Biz neden hedef olmuştuk? Diyarbakır’da, Suruç’ta, Ankara’da, Gaziantep’te ve daha birçok yerde…
Bu kitap, bir idrak gayretinin ürünü… Soruların soruları izlediği bu kitap hem de bir borcu ödemek için yazıldı… Arda kalanların gidenlere borcu… Unutulmasınlar, hep bilinsinler diye..
Stok Kodu:9786052603239Boyut:13,5 cm x 19,5 cmSayfa Sayısı:416Basım Yeri:İstanbulBaskı:1Basım Tarihi:Ekim 2021Kapak Türü:Karton KapakKağıt Türü:Kitap KağıdıDili:Türkçe
- Taksit Seçenekleri
- Diğer KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel Toplam3123,10369,29664,99389,91945,62410,571235,93431,16
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
345,00TL 258,75TL
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
380,00TL 285,00TL
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
500,00TL 375,00TL
-
350,00TL 227,50TL
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
350,00TL 227,50TL
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
250,00TL 162,50TL
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
400,00TL 300,00TL
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
400,00TL 300,00TLYayımlanacak (Stokta Yok)
-
-
-
-
-
-
-
250,00TL 187,50TLYayımlanacak (Stokta Yok)
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
300,00TL 225,00TL
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-





