Kültürel Teori Ve PolitikaDilbilimden Önce Ve Sonra
20. yüzyılın ortalarından itibaren Dünya Savaşı’ndan geriye kalan tahribatın ortasında kapitalizm fabrikanın sınırlarını aşarak toplumsalın her veçhesini içermeye başlamış, Batı Avrupa’da sosyalist bir devrimin gerçekleşememesi bir yana, gerçekleşmiş devrimlerin vardığı yere dair hüsran Sol’un üzerine çökmüştür. Yüzyıl ortasındaki Batı Marksistleri’nin kültür alanına yönelişi bu koşullarda gerçekleşir. Kültür kapitalist iktidarın, tabi kılınmanın, ideolojinin olduğu kadar mücadelenin, direnişin, özgürleşimin, hatta ütopyan arzuların yeri olarak da belirmiştir. Kültürel teori, teorinin politik pratikle iç içe geçtiği, teorinin kendisinin politikleştiği bir alan haline gelir. Kültür sözcüğünün karşılık geldiği yaşam yolumuza, bu yaşamın yanlışlığına, yaşamla baş etme süreçlerine, insanın faillik koşullarına yönelik teori-pratik ilgi öyle yoğundur ki sonunda bu kavram geride yaşamın kendisi kalana dek un ufak edilecektir.
‘Kültür’ sözcüğünün cazibesi, hemen hemen her şeye karşılık gelirken aslında bir şey ifade etmemesinden, ne kadar içine girilirse girilsin günün sonunda elde kalanın yalnızca kışkırtıcı sorular ve çoğu zaman politik arzular olmasından kaynaklanır. Bir kere, kültür olarak adlandırılanla toplum olarak adlandırılan alan arasındaki ayrım muğlaktır. Modern düşüncenin kalbinde yer alan bir dizi ikilik de bu ayrımdan doğar. Ama ikamet ettikleri yerlerin aslında o kadar da kesin sınırlarla birbirlerinden ayrılamayacak olması, bu ikilikleri de her zaman rahatsız eder. Raymond Williams, kültür kavramının analitik bir kavramdan ziyade başlı başına bir problem olmasının nedenlerinden birini, ‘toplum’ ve ‘ekonomi’ kavramlarından ayrı tutularak kurulurken aslında bu üç yeni kavramın birbirlerinin hareketlerinden etkilenmiş tarihsel formülasyonlar olmasına bağlar. Hal böyle olunca sanatlar, anlam ve değerler sistemi ya da ‘bütün bir yaşam tarzı’ olarak kültürü tanımlamak, bunların toplum ve ekonomi adı verilen alanlarla nasıl bir ilişkisi olduğu sorusunu kaçınılmaz olarak çağırmaktadır. Ancak bu soru, ’toplum’ ve ‘ekonomi’ kavramlarının kendisinin de sorunlu olması ve bu sorunların ‘kültür’ kavramına aktarılmış halde olması bir yana, ‘kültür’ meselesinin “ilgilerin kavuştuğu” (convergence of interests) bir mevkii olması nedeniyle de zorlu bir sorudur ve çekişmeli bir alana açılmaktadır.
- Açıklama
20. yüzyılın ortalarından itibaren Dünya Savaşı’ndan geriye kalan tahribatın ortasında kapitalizm fabrikanın sınırlarını aşarak toplumsalın her veçhesini içermeye başlamış, Batı Avrupa’da sosyalist bir devrimin gerçekleşememesi bir yana, gerçekleşmiş devrimlerin vardığı yere dair hüsran Sol’un üzerine çökmüştür. Yüzyıl ortasındaki Batı Marksistleri’nin kültür alanına yönelişi bu koşullarda gerçekleşir. Kültür kapitalist iktidarın, tabi kılınmanın, ideolojinin olduğu kadar mücadelenin, direnişin, özgürleşimin, hatta ütopyan arzuların yeri olarak da belirmiştir. Kültürel teori, teorinin politik pratikle iç içe geçtiği, teorinin kendisinin politikleştiği bir alan haline gelir. Kültür sözcüğünün karşılık geldiği yaşam yolumuza, bu yaşamın yanlışlığına, yaşamla baş etme süreçlerine, insanın faillik koşullarına yönelik teori-pratik ilgi öyle yoğundur ki sonunda bu kavram geride yaşamın kendisi kalana dek un ufak edilecektir.
‘Kültür’ sözcüğünün cazibesi, hemen hemen her şeye karşılık gelirken aslında bir şey ifade etmemesinden, ne kadar içine girilirse girilsin günün sonunda elde kalanın yalnızca kışkırtıcı sorular ve çoğu zaman politik arzular olmasından kaynaklanır. Bir kere, kültür olarak adlandırılanla toplum olarak adlandırılan alan arasındaki ayrım muğlaktır. Modern düşüncenin kalbinde yer alan bir dizi ikilik de bu ayrımdan doğar. Ama ikamet ettikleri yerlerin aslında o kadar da kesin sınırlarla birbirlerinden ayrılamayacak olması, bu ikilikleri de her zaman rahatsız eder. Raymond Williams, kültür kavramının analitik bir kavramdan ziyade başlı başına bir problem olmasının nedenlerinden birini, ‘toplum’ ve ‘ekonomi’ kavramlarından ayrı tutularak kurulurken aslında bu üç yeni kavramın birbirlerinin hareketlerinden etkilenmiş tarihsel formülasyonlar olmasına bağlar. Hal böyle olunca sanatlar, anlam ve değerler sistemi ya da ‘bütün bir yaşam tarzı’ olarak kültürü tanımlamak, bunların toplum ve ekonomi adı verilen alanlarla nasıl bir ilişkisi olduğu sorusunu kaçınılmaz olarak çağırmaktadır. Ancak bu soru, ’toplum’ ve ‘ekonomi’ kavramlarının kendisinin de sorunlu olması ve bu sorunların ‘kültür’ kavramına aktarılmış halde olması bir yana, ‘kültür’ meselesinin “ilgilerin kavuştuğu” (convergence of interests) bir mevkii olması nedeniyle de zorlu bir sorudur ve çekişmeli bir alana açılmaktadır.
Stok Kodu:9786052603819Boyut:13,5 cm x 19,5 cmSayfa Sayısı:312Basım Yeri:İstanbulBaskı:1Basım Tarihi:Aralık 2022Kapak Türü:Karton KapakKağıt Türü:Kitap KağıdıDili:Türkçe
- Taksit Seçenekleri
- Diğer KartlarTaksit SayısıTaksit tutarıGenel Toplam387,54262,61646,21277,27932,44291,961225,55306,60
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
345,00TL 258,75TL
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
380,00TL 285,00TL
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
500,00TL 375,00TL
-
350,00TL 227,50TL
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
350,00TL 227,50TL
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
250,00TL 162,50TL
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
400,00TL 300,00TL
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
400,00TL 300,00TLYayımlanacak (Stokta Yok)
-
-
-
-
-
-
-
250,00TL 187,50TLYayımlanacak (Stokta Yok)
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
300,00TL 225,00TL
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-




